Besinler ile İlgili Bilgiler

Tartışmaların En Büyüğü! Sokak Sütü mü Market Sütü mü?

Gıda Mühendisliği Bölümünü kazandım ve okula yeni başladım. Düşünün daha meslek derslerinin “m” si yok matematik fizikten başlamış gidiyoruz. Ama sorular geldikçe geliyor tabii. İlk soru ne sizce? Başlıktan da anlayabileceğiniz gibi konu malum.

Daha soru sorulur sorulmaz zaten ben dışında ortamdaki herkeste hazır cevaplar. Biz market sütüne güvenemiyoruz, kanser yapıyormuş, besleyici değilmiş, off miss gibi evde mayalanmış yoğurdu başkası tutar mı hiç hatta ben denedim çocuğuma 2 ay market sütü verdim çocuğumun gelişimi durdu diyen bile var… Anlayacağınız bir sürü cümle, bir sürü iddia. Tabii ilk zamanlar biz de konumuza hakim değiliz, ne konuşacağımızı bilmiyoruz. Zaten bir sürü doktor türemiş. Herkes doğuştan gıda mühendisi neyi anlatacaksın… Annen bile kalkmış kadın programlarında izlediği doktorları anlatıyor sana… Sabrettik, okuduk, araştırdık, mesleki dersleri almaya başlayınca hocalarımızla da bir güzel konuştuk.

Açık süt

  • Diyelim ki market sütleri doğal değil peki pazardan alınan sütün doğallığı konusunda ne kadar eminiz. Sütün doğallığı hayvanın beslendiği yem ile doğrudan ilgidir. Üzülerek söylüyorum ki ne firmalar ne de küçük üreticiler ineklerini güzel güzel meralara yayamıyorlar. Artık besleme yöntemi hemen hemen aynı, hazır yem kullanılmak zorunda. Ancak herhangi bir firmanın gözetiminde olmayan üreticilerde risklerden biri üreticinin bulduğu her gıda atığını değerlendirme riskidir. Hepimiz şahit olmuşuzdur. Küflü ekmeklerin sütçüler tarafından toplandığına. Özellikle süt hayvancılığı dışında bahçe ve tarlası olan üreticiler bu bitkilerin zararlı atıklarını da hayvanlara yedirebilmektedir. 
  • Marketten aldığımız sütün içeriğinden hemen hemen eminiz. Çünkü onları denetleyen bir mekanizma söz konusu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kuralları koymuş. Diyor ki süt ve süt ürünlerinin içerisine hiçbir surette katkı maddesi koyamazsın. Tam yağlı, yağlı, yarım yağlı sütün yağ ve protein oranı en az şu kadar olmalı. Yapılacak kontrollerde belirttiğim bu standartların dışında bir şeyle karşılaşırsam cezai yaptırımım olur. Üstüne üstlük ismini yayınlarım diyor. Peki kayıt dışı üretim yapıp bunu satan üreticiyle ilgili herhangi bir düzenleme kontrol var mı? Maalesef hayır… Adam kafasına göre yağını çeker bir güzel kaymak, tereyağı yapar, kar eder, sana da yollar yağı alınmış sütü. Veya sen kaynatırken kesilmesin süt diye sodayı da koyar içine. Nasıl olsa yaptırım yok, analiz yok.
  • Peki sokak sütünü alıp ne yapıyoruz. Es kaza tülbentten geçiriyor, güzelce süsüyoruz.  Halbuki işletmelerde bizim yaptığımız süzme işlemi santrifüj denilen cihazlarda yapılıyor. Bu cihazlar hızlı bir dönüşle tülbent vs. yöntemlerle giderilemeyecek kan hücreleri, lökositler gibi küçük çaptaki zararlı maddeleri de uzaklaştırıyor. İnanın santrifujleme sonrası cihazdaki o kirli çamurumsu görüntüyü görmek istemezsiniz.
  • Biz evde nasıl işliyoruz sütü? Bir güzel kaynatıyoruz. En az 10 dakika… Peki fabrikalarda bu iş nasıl? Sütün besin değerini bozmayacak şekilde bir ısıl işlem uygulanıyor. Bu süre pastörize yani günlük sütlerde 72 derecede 15 saniye, UHT yani ambalajlı, uzun ömürlü sütlerde 135 derecede 2-4 saniyedir. Yani evdeki süt daha besleyici diyenlere bu noktayı bir daha düşünsün derim.Kaynatılan süt besin değerlerini kaybeder
  • Ambalajlı sütü tehlikeli bulanların en çok sütün 6 ay boyunca bozulmadan kalabilmesi noktasında şüpheci olduklarını gördüm. Peki nasıl oluyor da süt bu kadar uzun süre bozulmadan kalabiliyor. Nasıl ki evde güzelce kaynatarak yaptığımız ve sıcak sıcak kavanozlara doldurduğumuz salçaları 2 yıl sonra bile gözümüz kapalı tüketebiliyoruz. Neden bunda şüpheci davranıyoruz? Halbuki sütün bozulmamasının nedeni çok basit, güzelce santrifujlenen ve ısıl işlem gören süt, tamamen steril ortamda, önceden sterilize edilmiş 7 katman halindeki,  ışık, hava geçirmeyen ambalajlara en son teknolojiyle dolduruluyor. Ambalajlama teknolojisi de gıda mühendisliği biliminde önemli yer tutan ve tamamen bilime, yeniliğe, tasarıma dayanan bir dal olup bu dalın amacı gıdaların uzun süre bozulmadan depolanabilmesini sağlamaktır. İnanın bu ambalajlara bizi bile koysalar 70 yaşımızda Ajda Pekkan’dan genç görünürüz : )
  • Sözlerimi sektörle ilgili katıldığım bir panelde konuşan konuşmacının hafızamda iz bırakan sözleriyle bitirmek istiyorum. “Korkmayın Devlet bizi kontrol etmese de biz birbirimizi kontrol ediyoruz ve en küçük hatamızı affetmeden afişe ediyoruz. ” Yani sektörde ölesiye rekabetin olduğu şu ortamda gıda izni olan ve ambalajlı markalara güvenebilirsiniz. İllaki şu marka bu marka demiyorum tadı sizin zevkinize daha çok hitap eden herhangi bir markayı tercih edebilirsiniz.